Efsaneleşmiş En İyi 25 Yabancı Film

En iyi yabancı filmler dendiğinde akla ilk gelen şey IMDb puanları oluyor tabii ki. Siz de hayatınızda listeler oluşturmayı sevenlerdenseniz sizin için hazırladığımız en iyi 25 yabancı film için kâğıt kalemi hazırlamayı unutmayın. Özellikle pandemiyle birlikte neredeyse hepimizin hayatında film izlemek bir rutin hâline geldi. Birbirimize filmler önerdiğimiz sohbetlerin ardından biraz da IMDb tavsiyesi diyelim…

Bir filmin iyi olup olmaması genelde aldığı puanlar üzerinden değerlendirilir, bu tabii ki her zaman doğru olduğunu göstermese de genelde izleyicilerin puanlarından oluşan listeler olduğu için arkadaş tavsiyesi gibi düşünülebilir. 😊

En İyi Yabancı Filmler Listesi

Yabancı filmler dendiğinde aklınızda yalnızca Hollywood gelmesin, Avrupa sinemasının da önde gelen filmlerine bu listede yer verdik. Sizin de arkadaşlarınıza önereceğiniz en iyi yabancı filmler için gelin listeye birlikte bakalım!

The Shawshank Redemption, IMDb: 9.3

Esaretin Bedeli olarak Türkçe’ye çevrilen ve IMDb tarihinin en yüksek puanına sahip olan bu filmi izlemediyseniz de mutlaka duymuşsunuzdur. 1994 yapımı bir Amerikan filmi olan The Shawshank Redemption’ın başrolünde Morgan Freeman’ı izliyoruz. masumiyetini iddia etmesine rağmen karısını ve sevgilisini öldürdüğü gerekçesiyle Shawshank Devlet Cezaevi’nde yaklaşık 20 yılını geçiren bankacı Andy Dufresne‘in hikâyesini anlatır.

Hem dram hem de hayatına dair farklı derslerle yol gösterebilecek bir film olduğunu mutlaka söyleyelim. En iyi yabancı filmler listelerinin her zaman en başına yer alacak güzelliğe sahip The Shawshank Redemption, izleyenlerin bile hatırlayınca yeniden izlesem hissini yaşayacağı o nadir filmlerden…

Spirited Away, IMDb: 8.5

Efsanelere yer vermeye devam edeceğiz ama en iyi yabancı filmler dendiğinde animasyonları ve dünyanın farklı yerlerinden yönetmenleri de unutmamak gerekiyor. Yine sinema tarihi için kültleşmeye aday en iyi yabancı film listelerinin olmazsa olmazı bir filmle karşınızdayız. Hayao Miyazaki tarafından yazılıp yönetilen 2003 yılında “Uzun Metrajlı En İyi Animasyon Filmi” Oscar’ını kazanan Studio Ghibli yapımı Japon animasyon filmidir. Birçok ödül kazanan film aynı zamanda Oscar kazanan ilk animedir.

Bu bilgiler de belki animasyon izlemeyi sevmeyenlerden olsanız da bakış açınızı değiştirebilir. Chihiro, anne ve babasına yardım etmek isterken ortalık hayaletlerle dolar. Hayatta kalmak için, kendisini hayaletlerin kaldığı bu otele kabul ettirmek zorundadır. Burada hayaletlerin gizemini çözerken aynı zamanda esrarengiz Haku ile de aşkın büyüsünü de keşfedecektir. İzleyenlerin her dakikasından övgüyle bahsettiği Spirited Away, izlemeniz gereken filmler listenizde olmalı.

Whiplash, IMDb: 8.5

Müzik seveleri buraya davet ediyoruz. En iyi yabancı film dendiğinde hemen herkesin listesinde yer alacak bir film Whiplash. Prestijli müzik okulu Shaffer’da 1. sınıfta okuyan 19 yaşındaki Andrew Neiman’a Miles Teller hayat veriyor. Andrew hırslı bir davulcu ve günün birinde efsaneler arasına girmeyi hayal etmekte. Buranın en önemli orkestrasının şefi ise Terrence Fletcher karakterini ise JK Simmons’ın canlandırdığını filmde, Fletcher oldukça katı eğitim prensipleri uygulayan bir müzisyendir.

Günün birinde Neiman’ın yeteneği Fletcher tarafından fark edilir ve okulun ana orkestrasına alınır. Fletcher’ın gözüne girebilmek için insanüstü bir çalışma sergileyen, ailesini ve özel hayatını bile bir kenara atan Neiman ile Fletcher’ın arasında tansiyonu hiç düşmeyecek bir öğretmen-öğrenci ilişkisi başlayacaktır. Hırsla bağlı olduğunuz bir şeyin sizi nasıl dönüştürdüğünü, nasıl kapılar açtığını görebilmek için mutlaka izlemeniz gereken filmlerden.

Good Will Hunting, IMDb: 8.6

Yine en iyi yabancı film listelerinin favori filmlerinden biriyle devam ediyoruz. Tükçe’ye Can Dostum olarak çevrilen filmin senaryosu Matt Damon ve Ben Affleck’e ait. Başrollerinde Robin Williams ile birlikte oynadıkları Oscar ödüllü filmdir. Matt Damon ve Ben Affleck Film ile “En iyi Senaryo” ödülüne layık görülmüştür. Bu film ile Hollywood dünyasında saygın bir konuma ulaşmışlardır. Filmin konusundan kısaca bahsetmek gerekirse, Will, bir üniversitede hademelik yapan oldukça zeki bir gençtir.

Will, bir türlü sokak kavgalarından kendini alıkoyamaz ve başı derde girer. Hapse düşmek üzere olan Will’i bu durumdan kurtarabilecek tek kişi onun yeteneklerini fark eden, okulun profesörlerinden Sean McGuire’dır. Bu keşifle birlikte hikâyenin seyirciyi farklı bir yere sürüklediği Good Will Hunting izlemeniz gereken en iyi yabancı filmlerden.

Fight Club, IMDb: 8.8

En iyi yabancı filmler dendiğinde henüz izlemediyseniz mutlaka listenizde olması gereken, çekildiği günden beri birçok kişinin hayatına yön veren belki de birkaç kere izlemeyi gerektiren akışıyla kültleşen bir film Fight Club. Hayatın alışılageldik kurallarına bambaşka bir bakış açısı katan Fight Club, efsane kadrosuyla da inanılmaz bir seyir zevki sunuyor elbette. Oregon Üniversitesinde yüksek lisansını yapan Chuck Palanhiuk’un uzak olmayan bir gelecekte geçen ve kafası karışık genç bir erkeği konu alan romanından yola çıkılarak çekilen Fight Club, ünlü bir otomobil firmasında iyi bir işe sahip olan Jack’i merkeze alıyor.

Tek düze yaşamı kronik uykusuzluk sorunuyla çekilmez bir hâle gelen Jack, ailesi ve yakın bir arkadaşı olmayan biridir. Doktorunun tavsiyesi üzerine kanserli hastaların terapi grubuna katılır. Bu toplantılar esnasında Marla’yla tanışır o da genç adam gibi hasta olmadığı halde grubun toplantılarına katılmaktadır. Jack’in ve Marla’nın çabaları tüketici kültürünün anlamsızlığına karşı bir duruştur adeta. Kariyer sahibi ama yanlız insanların hayata bir tepkisi olarak da yorumlayabiliriz. Jack’in içinde sıkıştığı hayattan kendine aradığı yolları ve başından geçenleri merakla izlediğimiz film, unutmayacağınız birçok sahneye ev sahipliği yapıyor. En iyi yabancı filmler listenizin olmazsa olmazı olacağını söylemeden geçmeyelim.

Life Is Beautiful, IMDb: 8.8

Yine birbirinden etkileyici sahneleriyle akıllardan çıkmayacak bir başka en iyi yabancı film. 1930’ların İtalya’sında Guido adındaki tasasız, kaygısız Yahudi bir kitapçı, yakın bir şehirdeki güzel bir kadınla evlenir ve bir peri masalı başlar. Guido ve karısının bir oğulları olur ve İtalya’yı Alman güçleri istila edene kadar birlikte mutluluk içinde yaşarlar.

Ailesini bir arada tutabilmek ve oğlunun Yahudi toplama kamplarının dehşetinden elinden geldiğince uzak tutmak çabası ile Guido bu yıkımı bir oyun gibi gösterir. Bu oyunun ödülü ise ne olacaktır? Bu büyük sorunun cevabı için mutlaka izlemeniz gereken en iyi yabancı filmlerden biri Life Is Beautiful. 2. Dünya Savaşı’nın yıkıcı etkilerini bir de bu perspektiften izlemeniz gerektiğini söyleyelim.

The Dark Knight, IMDb: 9.0

IMDb puanının hakkını veren bir başka en iyi yabancı film ise Kara Şövalye adıyla Türkçe’ye çevrilen The Dark Knight. The Dark Knight, Batman suça karşı savaşını daha da ileriye götürüyor. Teğmen Jim Gordon ve Bölge Savcısı Harvey Dent’in yardımlarıyla, Batman, şehir sokaklarını sarmış olan suç örgütlerinden geriye kalanlarını ortadan kaldırmaya çalıştığını izliyoruz. Bu ortaklığın etkili olduğu açık ama ekip kısa süre sonra kendilerini, Joker olarak bilinen ve Gotham şehri sakinlerini daha önce de dehşete boğmuş olan suç dehasının yarattığı karmaşanın ortasında bulurlar. Heyecan veren bir film The Dark Knight henüz izlemeyenler için mutlaka listede olması gereken filmlerden.

Pulp Fiction, IMDb: 8.9

Yine bir neslin hayatında büyük izler bırakan en iyi yabancı filmler arasında tabii ki Pulp Fiction’dan bahsetmeden olmaz. Ucuz Roman adıyla Türkçe’ye çevrilen, Quentin Tarantino yönetmenliğindeki Roger Avary ile birlikte yazılmış, 1994 yapımı bu kült filmin konusundan biraz bahsedelim. Pulp Fiction’da Honey Bunny ve Pumpkin, hayatlarına biraz hareket katmak isteyen genç ve birbirine aşık bir çift küçük soyguncudur.

Öte yandan, iki kaşarlanmış gangster Vincent Vega ve Jules, günlük işlerinden biri olarak patronlarına ödemeyi geciktiren bir kaç sahetekar genci vurmaya giderler. Vincent patronun güzel ve genç karısına bebek bakıcılığı yapmakla da görevlendirilirken ortağı suç yaşamına son vermeye karar verir. Cesur bir boksör ise para karşılığı hile yapmayı reddederek şehirden kaçar. Kader bu aykırı tipleri muhteşem bir şekilde bir araya getirecek, yollarını kesiştirecektir.

Forrest Gump, IMDb: 8.7

Yine 1994’ün etkileyici yapımlardan biri olan ve en iyi yabancı filmler dendiğinde akla gelecek bir diğer filmle devam ediyoruz. Film, öğrenme güçlüğü yaşayan ancak atletik olarak inanılmaz yeteneklere sahip Forrest Gump‘ın, doğum yılı olan 1944 ve 1982 yılları arasında gerçekleşmiş, bazen sadece gözlemlediği, bazen de başkalarına ilham verdiği 20. yüzyılın dönüm noktası olaylarını betimler. Sürükleyici hikâyesi ve seyirciyi içine alan anlatımıyla mutlaka listenize eklemeniz gereken Forrest Gump nesilden nesile tavsiye edeceğiniz bir filme dönüşmeye de aday diyebiliriz.

The Untouchables, IMDb: 8.5

Gerçekten hayattan uyarlanan hikâyelere ilginiz varsa ilginizi çekebilecek harika bir dostluk sizi bekliyor. Etkileyici senaryosuyla uzun süre aklınızda kalacağını da söyleyelim. Hem eğlenceli hem dramatik hem de kendinizden bir şeyler yakalayabileceğiniz harika bir yapım. Yönetmenliğini Olivier Nakache ve Éric Toledano’nun üstlendiği, komedi-drama türündeki 2011 yapımı Fransız filminin başrollerini François Cluzet ve Omar Sy paylaşıyor.

Yamaç paraşütü kazası sonrası boynundan aşağısı felç olan bir adam ile kendisine yardımcı olması adına işe aldığı yardımcısının hikâyesini konu alan film birbirinden eğlenceli ve dramatik sahneye ev sahipliği yapıyor. 2011’de hayatımıza giren bu Fransız yapımı filmi henüz izlemediyseniz mutlaka listenizde yer alması gereken yabancı filmlerden.

The Pianist, IMDb: 8.5

Henüz izlemediyseniz de mutlaka bir kez duyduğunuz bir filmdir diyebileceğimiz diğer bir yabancı yapım ise tabii ki The Pianist. Bu filmi izlemeye karar verirseniz çok ağlayacağınızı baştan söyleyelim. Oldukça karanlık ve dramatik senaryosuyla izleyen herkesi her zaman ağlatmayı başaran ve bambaşka hisler bırakan The Pianist mutlaka izlemeniz gereken en iyi yabancı filmler arasında. Fransız–İngiliz–Alman–Polonyalı ortak yapımı olan film, gerçek bir hikâyeyi anlatmaktadır.

1930’lar Polonya’sının başarılı piyanist ve bestecilerinden biri olan Yahudi kökenli Władek Szpilman’ın, Varşova Ayaklanması’nın bastırılmasından hemen sonra Wehrmacht subayı Wilm Hosenfeld’ın önemli yardımları sayesinde nasıl hayatta kaldığını anlattığı Śmierć Miasta isimli otobiyografisine dayanmaktadır. Dünyanın hemen her yerinde övgüler toplayan Piyanist mutlaka izlemeniz gereken bir film.

La Haine, IMDb: 8.1

Siyah beyaz bir Fransız yapımı ile en iyi yabancı filmler listemize devam ediyoruz. Türkçe’ye Protesto adıyla çevrilen La Haine, Paris’in gettolarında yaşayan biri pied-noir (Said), biri yahudi (Vinz), biri ise siyahi (Hubert) üç arkadaşın hikâyesini konu alarak, Fransa’da gettolarda yaşayan gençlerin hayatından bir kesit sunuyor. Aralarındaki diyaloglar, kendi içlerindeki erkeklik savaşları ve filmin siyah beyaz atmosferi izleyiciyi içinde tutmayı başarıyor. Başrolde Vincent Cassel’i izlediğimizi söylersek belki öncelik vermek isteyenler olacaktır. En iyi yabancı filmler listenizde alternatif filmlere yer vermek isteyenlerdenseniz izledikten sonra mutlaka arkadaşlarınıza da önereceğiniz bir film olacağını söyleyelim.

The Green Mile, IMDb: 8.5

Bu filmi izleyecek olanları film süresi ile ilgili uyaralım, 3 saati aşkın süren film için hem fantastik hem de drama türünde diyebiliriz. Belki hatırlayanlar olacaktır eskiden TRT’de neredeyse her hafta sonu izlediğimiz ancak ne kadar izlesek de doyamadığımız bir film The Green Mile. Oldukça iri bir adam olan John Coffey, iki küçük kızı tecavüz ederek öldürmek suçundan idama mahkûm olmuştur.

Ürkütücü görünümünün aksine oldukça ince ve karmaşık bir iç dünyası olan John Coffey, bazı doğaüstü güçlere sahiptir. İdam cezası alan mahkûmların bulunduğu hapishanenin infaz odası baş gardiyanı olan Paul Edgecomb’un ona gerçekten suçlu olup olmadığını sorması ile birlikte ikisinin arasında bir diyalog başlar. İzleyiciyi oldukça güzel ve farklı sorgulara sürükleyen bu film en iyi yabancı filmler listenizde mutlaka olmalı.

The Godfather, IMDb: 9.2

Kült bir yapım dendiğinde tabii ki The Godfather’dan bahsetmeden olmazdı. Üç seriden oluşan bir İtalyan mafya ailesinin içerisindeki dinamiklere ev sahipliği yapan film, bugüne kadar gelmiş geçmiş en iyi yabancı filmlerden diyebiliriz. Konusundan biraz bahsetmek gerekirse, Don Corleone’nin kızı Connie’nin düğününde, ailenin en küçük oğlu ve bir savaş gazisi olan Michael babasıyla barışır. Bir suikast girisimi, Don’u artık işleri yönetemeyecek duruma düşürünce, ailenin başına Michael ve ağabeyi Sonny geçer. Sürükleyici hikâyesi ve estetik görüntüleriyle bugüne kadar sinama severlerin her zaman listesinin başında yer alan The Godfather izlemdiyseniz mutlaka şans vermeniz gereken bir film.

The Shining, IMDb: 8.4

Jack Nickholson’ı başrolünde izlediğimiz listemizin bir diğer en iyi yabancı filmi ise The Shining. Stanley Kubrick’in sinema tarihinde büyük ses getiren, Stephen King’in aynı isimli romanından sinemaya uyarlanan efsanevi korku filmi The Shining, cinnet geçirme ve delirme üzerinden hikâyesinin yapı taşlarını oluşturuyor. Başrollerinde Jack Nicholson, Shelly Duvall, Danny Lloyd’un yer aldığı bu film, yazar Jack Torrance’ın, kış sezonunda kapalı olan Overlook Oteli’nin bakımını üstlenerek, ailesiyle birlikte otele taşınması sonrasında gelişen birtakım doğaüstü olayları konu alır.

Jack’in doğaüstü sezgilere sahip olan küçük oğlu Danny, bu otelde birtakım kötü ruhların olduğunu hissetmeye başlar. Aile bir kar fırtınası sebebiyle dağda konuşlanan bu otelde mahsur kaldığındaysa Jack doğaüstü varlıklar tarafından ele geçirilir ve yavaş yavaş aklını kaybetmeye başlar. Sürükleyici hikâyesi ve birbirinden güzel oyunculuklarıyla The Shining mutlaka listenizde olması gereken bir film.

The Departed, IMDb: 8.1

Başrolde yine Jack Nickholson’ı izlediğimiz bir diğer film ise The Departed. Bu kez ona eşlik kişi ise Leonardo Di Caprio… Beyazperdede izlemeyi çok sevdiğimiz bu iki ismi yan yana getiren yapım kesinlikle izlenebilecek en iyi yabancı filmlerden biri. Köstebek, mafya ve polis teşkilatı arasında geçen savaşı anlatıyor. Uzun yıllardan beri mafya tarafından, polis teşkilatına sızmak üzere yetiştirilen kişiler son derece iyi pozisyonlardadırlar teşkilat bünyesinde.

Aynı şekilde polisin aynı amaçla yetiştirdiği adamları da mafya içinde cirit atmaktadırlar. Ancak vakit her şeyin açığa çıkma vaktidir. Her iki cephede de köstebeklerin var olduğu anlaşıldığında söz konusu köstebeklerin ölümle burun buruna gelecekleri koşturmaca ve macera başlayacaktır. Filmin dört dalda Oscar’a sahip olduğunu da ilgilenenler için belirtelim.

Leon, IMDb: 8.8

Yine kült diye nitelendirebileceğimiz en iyi yabancı filmlerden biri var listemizde. Birbirinden güzel oyunculuklar izleyeceğiniz bir diğer film olduğunu söylemeden geçmeyelim. Mathilda, New York’ta yaşayan ailesi dağılmış 12 yaşında küçük bir kızdır. Ailesini sevmeyen Mathilda için en değerli varlığı küçük kardeşidir. Babası uyuşturucu işlerine bulaşınca mafya ailenin tüm bireylerini öldürür. O sırada alışverişte olan Mathilda ise olaydan kılpayı kurtulur ve Leon’un kaldığı daireye saklanır. Leon ise çok soğukkanlı bir katildir. Ancak Mathilda’ya karşı içten bir sevgi besler ve ona kol kanat gerer. Aslında babalık, arkadaşlık gibi kavramlar ona çok yabancıdır.

Saving Private Ryan, IMDb: 8.5

1998 yılında hayatımıza giren ve girdiği günden itibaren birçok kişinin en iyi yabancı filmler listesinde baş sıralardaki yerini bırakmayan ve Türkçe’ye Er Ryan’ı Kurtarmak olan çevrilen film, dramatik bir hikâyeye sahip diyebileceğimiz bir savaş filmi. II. Dünya Savaşı yıllarında 3 oğlunun birden ölüm haberini alan anne, 4. oğlunun yaşadığını duymak ister. Artık tüm Amerikan ordusunun hedefi annenin son oğlu olan James Ryan’ı ne pahasına olursa olsun kurtarmaktır.

Askerler her yerde ona ait izler aramaya başlar fakat bu öylesine bir göreve dönüşür ki bir kişiyi kurtarmak uğruna birçok askerin hayatı tehlikeye girer. Soluksuz izleyeceğiniz sahneleriyle bugüne kadar sinema severleri her zaman ekran başında tutmayı başarmış bir yapım olan Er Ryan’ı Kurtarmak henüz izlemediyseniz mutlaka şans vermeniz gereken filmlerden biri.

Matrix, IMDb: 8.7

Hayatımıza 1997 yılında büyük bir etkiyle giren ve yakın zamanda da üçüncüsünü izlediğimiz herkesin hayatında kimi zaman felsefi sorgulara da kapı aralayan Matrix en iyi yabancı filmler listesinin olmazsa olmazlarından. Bir bilgisayar programcısı olan Thomas Anderson aynı zamanda “Neo” nickname’li oldukça usta bir hacker. Hayatımıza bilgisayarın henüz girdiği yıllarda böylesine bir senaryo ile Matrix’in dikkatleri üzerine toplamaması neredeyse imkânsız tabii. Ancak siyah takım elbiseli ve gözlüklü ekiplerin yakın takibindedir. Bu takibin nedenini ise karşılaşacağı Morpheus’dan öğrenecektir.

Neo, birden kendini Morpheus’un anlattıklarına güvenmek zorunda kaldığı büyük bir komplonun içinde bulacaktır. İçinde yaşadığımızı sandığımız bu dünya tamamen aldatıcıdır. Tüm insanlık aslında uzaydan gelen yaratıkların köleleridir. Neo, Trinity ve Morpheus’un da yardımıyla kendilerini bu düzeni yıkmaya adayan bir grubun içine katılır. Onların hikâyelerini başka bir evrende ve başka bir bakış açısıyla izlemekse tüm sinema severlerin için müthiş bir zevke dönüşüyor elbette.

Inception, IMDb: 8.8

Yine hayatımıza girişi olay olan ve izlerken adeta aklımızda oynadığını düşündüğümüz bir diğer en iyi yabancı film ise başrolünde Leonardo Di Caprio’yu severek izlediğimiz Inception, listemizin önemli filmlerinden. Bu film için olayın gerçekleştiği mekân zihniniz diyebiliriz. Dom Cobb, çok yetenekli bir hırsızdır. Uzmanlık alanı, zihnin en savunmasız olduğu rüya görme anında, bilinçaltının derinliklerindeki değerli sırları çekip çıkarmak ve onları çalmaktır.

Cobb’un bu ender mahareti, onu kurumsal casusluğun tehlikeli yeni dünyasında aranan bir oyuncu yapmıştır. Ancak, aynı zamanda bu durum onu uluslararası bir kaçak yapmış ve sevdiği her şeye mal olmuştur. Henüz izlemediyseniz mutlaka şans vermeniz gereken Inception, listenizin üst sıralarında yer alacak filmlerden.

Memento, IMDb: 8.4

Türkçe’ye Akıl Defteri olarak çevrilen ve yine izleyenlerin üzerinde benzersiz bir etki yaratan bir film olduğunu söyleyelim. Kült yapımlardan biri olarak kabul edilebilecek Memento, 2000 yapımı bir film. Filmin konusundan kısaca bahsetmek gerekirse, kısa süreli hafıza kaybı olan ana karakterimiz Leonard’ın  karısını öldürenleri bulma çabasını izliyoruz.

Leonard Shelby, ucuz otel odalarında konaklayan ve sadece nakit para kullanan biridir. Şık giysiler giyip, Jaguar marka araba kullanan Leonard, dışarıdan iş insanı gibi görünmektedir. Fakat aslında hayatını karısına tecavüz edip öldüren kişiyi bulmak için adayan biridir. Ne yazık ki Leonard’ın bu yolda ciddi bir engeli vardır, yaşadığı, çok ender rastlanan ve tedavi edilemeyen bir tür hafıza kaybı. Her ne kadar hayatının kazadan önceki dönemlerini hatırlayabiliyorsa da, bazen 15 dakika öncesinde nereye gittiğini ve nerede olduğunu bile unutabiliyor. Merak uyandıran sahnelerle dolu filmin izleyiciyi her an her sahnede tutmayı başarıyor diyebiliriz.

The Life of Pi, IMDb: 7.9

Sırada 2012 yapımı ve izleyicisine oldukça keyif veren, iyi gelen ve sakinleştiren diye de bahsedebileceğimiz bir yapım olan The Life of Pi var. ABD yapımı bir dram türündeki yapımda yine oldukça etkileyici sahneler seyirciyi bekliyor. Hindistan’dan Kanada’ya giden bir yük gemisi, içindeki hemen hemen tüm canlılarla birlikte trajik şekilde batar. Bir can kurtaran filikası, uçsuz bucaksız vahşi Pasifik Okyanusu’nun ortasında yapayalnız kalır. Sandalın hayatta kalmayı başarabilen mürettebatı ise bir sırtlan, kırık bacaklı bir zebra, bir orangutan, Richard Parker adında üç yüz kiloluk bir Bengal kaplanı ve Pi adlı 16 yaşında Hintli bir çocuktan oluşmaktadır.

Pi’nin hayvanat bahçesi işleten ve hayvanlarıyla göç yoluna koyulan ailesi, batan gemide yaşamını kaybetmiştir. Pi, kurtuluş yok gibi görünen bu okyanusta zayıf bir sandalda yanındaki hayvanlarla birlikte hayatta kalma savaşı verir ve keskin zekası ve zooloji bilgisiyle besin zincirine kurban gitmez. Hayvanlarla kurulan ilişki ve filmin etkileyici olay örgüsü izleyicide çok güzel bir his bırakıyor. En iyi yabancı filmler dendiğinde yakın zamanda hayatımıza girmiş Pi’nin Yaşamı‘ndan bahsetmemek olmazdı.

Into the Wild, IMDb: 8.1

Yine bakış açınıza bir bıçak darbesi vurmaya aday filmlerden bir tanesiyle devam ediyoruz. Into the Wild hayatımıza girdiği günden beri özellikle içinde yaşandığımız kapitalist düzenin bize dayattıklarından kurtulmak isteyenlerin sıkça referans verdiği yapımlardan biri. Henüz izlemediyseniz en iyi yabancı filmler listenizde olmazsa olmaz diyebiliriz. Into the Wild, Jon Krakauer’ın 1996 yılında yayımlanan ve Christopher McCandless adındaki bir gencin maceraları hakkında, filmle aynı ada sahip kurgusal olmayan bir kitabından uyarlanıyor.

Üniversiteden yeni mezun olan Christopher, anne ve babasıyla geçmişte yaşadığı sorunların da etkisiyle, sahip olduğu her şeyden vazgeçer ve Alaska’da vahşi doğada tek başına yaşamaya çalışır. Alaska’ya kadar olan iki senelik yolculuğu esnasında pek çok renkli karakterle arkadaşlık kurar. Başına gelenleri büyük bir merak ve keyifle izlediğimiz başrolümüzün seyircide bıraktığı his oldukça etkileyici diyebiliriz.

The Lord Of The Rings 1: Fellowship Of The Ring, IMDb: 8.8

Fantastik dünyaların vazgeçilmez filmlerinden biri olan The Lord Of The Rings yani hepimizin Türkçe adıyla daha iyi bildiği Yüzüklerin Efendisi’nden bahsetmeyeceğimizi düşünmediniz değil mi? Tabii ki en iyi yabancı film listemizde olması gereken filmlerden biri de Yüzük Kardeşliği. Her filmi efsaneleşen Yüzüklerin Efendisi’nin ilk filmi olan Yüzük Kardeşliği seyircisiyle buluştuğu günden beri değerini koruyor.

Yüzüklerin Efendisi: Yüzük Kardeşliği, dünyanın kaderini değiştirecek olan yüzükten kurtulmak için verilen mücadeleyi konu ediyor. Yıllar önce üretilen ve Orta Dünya topraklarına kandan başka hiçbir şey getirmeyen yüzüklerin sonuncusu, üretiminden yüz yıllar sonra ortaya çıkar. Fantastik dünyaları merak edenlerdenseniz Yüzüklerin Efendisi hakkında çok da bir şey söylemeye gerek yok gibi görünüyor. Bu konuda kendini oldukça ispatlamış ve efsaneleşen görselleriyle hepimizin aklında bambaşka yer eden film hâlâ izlemeyenler için listenin en üstüne yerleşecek bir yapım.

Dead Poets Society, IMDb: 8.1

Gelelim listemizin son filmine… Özellikle lise çağlarındaysanız her zaman aklınızda kalacak hatta belki bakış açınızda değişimler yaratacak bir film var sırada. Dead Poets Society, Türkçe’ye Ölü Ozanlar Derneği olarak çevrildi. Özellikle edebiyat meraklılarını ekran başına çekecek olan film çok güzel bir anlatıya sahip. Geleneklere olan bağlılığı ve katı disiplin kurallarıyla ünlü Welton Akademisi’nin öğrencilerinin okul ve yatakhane arasında geçen tekdüze hayatları yeni İngilizce öğretmenleri John Keating’in okullarına gelmesiyle bir anda değişir.

İyi birer üniversiteye girmeleri için onları çok yoğun bir tempoda çalışmaya zorlayan öğretmenleri ve ebeveynlerinin aksine,bu ele avuca sığmaz adamın onlardan tek bir isteği vardır: Anı yaşamaları ve hayatlarını olağanüstü kılmaları. Byron, Shelly, Keats ve Shakespeare ile edebiyatın büyülü dünyasına dalan gençler Keating’in öğrencilik yıllarında üye olduğu gizli bir kulüp olan Ölü Ozanlar Derneği’ni de yeniden canlandırırlar. Ne var ki daha yeni kavuştukları özgürlüklerinin trajik sonuçları olabileceğini çok geçmeden farkına varacaklardır.

“Acaba Ölü Ozanlar Derneği’nin bu yeni nesil üyeleri hayallerini yıkmaya kararlı otoritelerin baskısından kurtulmayı başarabilecekler midir?” sorularına cevap aramaya çalışan yapım henüz izlemediyseniz hayatınızda büyük kırılmalar yaratabilecek naifliğe sahip en iyi yabancı filmlerden biri.