Konu Başlıkları
Keşifler çağını çoktan geriden bıraktık… Ancak sanata da dahil olan, biraz daha açmak gerekirse 16. İstanbul Bienali’nin de temasını oluşturan “Yedinci Kıta” adıyla hepimizde merak uyandıran bu başlık aslında okyanus yüzeyindeki plastik atıklarının oluşturduğu ve orada var ettiği yaşama ilişkin bir şeyler söylüyor. Belki de birçoğumuz bu bienal ile birlikte böyle bir kıtanın varlığından haberdar olduk. Hatırlayanlar olacaktır, okyanuslarda yüzen devasa atık yığınına bilim insanlarının verdiği isimden alan bienal, insanların sebep olduğu doğal ve kültürel atıkları hem antropolojik hem de arkeolojik açıdan incelemişti. Hazır buraya değinmişken biraz içinde bulunduğumuz çağa dair bilim insanlarının değerlendirmelerinden bahsedelim.
İçinde yaşadığımız dünyanın yeni bir jeolojik çağa girdiği konusunda pek çok bilim insanı hemfikir. Antroposen adı verilen bu yeni çağın en belirgin özelliği ise, ona jeolojik döngünün özgün işleyişinden ziyade insan faaliyetlerinin yol açmış olması. Antroposen’de gezegenin insan eli değmemiş köşeleri gitgide azalırken, yerleşim merkezleriyle diğer canlıların paylaştığı kırsal arasında var olduğuna inanılan kültür-doğa ayrımı da ortadan kalkıyor. Dünya, şehirlerin tek bir anakentte birleştiği, merkezi olmayan, tamamen insan üretimi bir mekâna dönüşüyor.
Canlılar ile makinelerin, doğal ile yapay zekanın iç içe geçtiği bu çağda bienalin farkındalık yaratmaya çalıştığı bu güzel çabanın yanı sıra bizim de plastiklerin dünyaya verdiği zararı farklı açılardan görmemiz gerekiyor. Çevre kirliliğinden, doğaya nasıl zarar verdiğimizden ya da bu başlığımız özelinde okyanus yüzeyindeki plastik kıtalardaki yaşamdan haberdar olmadan belli bir farkındalığa gelmek de pek mümkün gibi görünmüyor.
Dünyanın geleceği için farkındalık oluşturmaktan ve kişisel yaşantılarımızda değişimleri kitlesel çözümlere dönüştürmek için çözüm yolları aramaktan başka bir çaremiz yok gibi görünüyor elbette.
Bu farkındalığı oluşturmak için dünyaya verdiğimiz zararı da daha yakından tanımamız gerekiyor. Bu kıtanın keşif süreci nasıldı? Bu yedinci kıtanın yüzölçümü nedir? Buranın coğrafi şartları neler? Okyanus yüzeyinde oluşan plastik kıtada neler var? Bu kıtada yaşam nasıl? Sorulacak pek çok var. Hepsinin cevaplarına gelin birlikte göz atalım.
Yedinci Kıta Nasıl Keşfedildi?
Buradan söz ederken keşif sözcüğünü kullanmak ne kadar doğru tartışılabilir. Keşif sözcüğünden bahsedebilmek için zaten orada var olan bir şeyi bulmaktan bahsetmek daha doğru. Ancak “Yedinci Kıta” adıyla anılan okyanus yüzeyindeki plastik atıklar ve burada oluşan yaşam bizim eserimiz. O kıtayı da oradaki yaşamı da biz yarattık diyebiliriz. Yine de bu kıtanın bir kâşifi var: Charles Moore.
Okyanus bilimci ve gemi kaptanı Charles Moore, 1997’de teknesiyle Hawaii’deki bir yarıştan dönüşte Kaliforniya’ya doğru mürettebatıyla yol alıyordu. Kuzey Pasifik Döngüsü’nün olduğu yerde kimsenin varlığından haberdar olmadığı yeni kıtaya rastladılar. Moore sonraları o andan bahsederken şu ifadeleri kullandı: “Önümde göz alabildiğine uzanıyordu. Bölgeden geçtiğimiz hafta boyunca başka bir şey göremedim. İnanılmazdı, buraların hep el değmemiş okyanus olması gerekiyordu.”
Her kâşif grubu gibi bulunan bu yeni kıtaya bir de isim verdiler. Ekipten Curtis Ebbesmeyer, bu yeni plastik kıtaya “Büyük Pasifik Çöp Alanı (The Great Pacific Garbage Patch)” dedi. Daha sonra Türkçe’ye farklı şekillerde çevrildiğini de gördük elbette. Geleceğimize dair bize çok şey şöyleyen bu plastik kıtaya gelin daha yakından bakalım.
Okyanus Yüzeyindeki 7. Kıtanın Yüz Ölçümü
Yedinci kıtanın yüz ölçümü hakkındaki bilgiler değişkenlik gösteriyor. Zaten kıtanın da mevsime göre büyüklüğü farklılık gösteriyor. Bazı kaynaklarda 1.6 milyon kilometrekare büyüklükte olduğu söyleniyor. Bu şekilde ifade ettiğimizde büyüklüğünü anlamak pek kolay olmayabilir. Kolaylaştırıcı olması için şöyle hayal edebilirsiniz, bu oran Fransa’nın üç katı, Türkiye’nin ise iki katı bir alan anlamına geliyor. Yeni kıtanın bir özelliği ise uzaydan bakıldığında görülemiyor oluşu. Bir tür hayalet gibi…
Yedinci Kıtanın Coğrafi Şartları Neler?
Yedinci Kıta’ya teknik olarak ayak basmak mümkün değil, çünkü üzerinde yürünebilecek yoğunluğu yok. Kolay anlaşılabilmesi adına yapısını bir çorbaya benzetmek pek de yanlış olmaz. Rakımı neredeyse 1 metre. Ancak derinliği okyanus tabanına kadar iniyor. Yüzey örtüsünü, 1.1 ile 3.6 trilyon arasında olduğu tahmin edilen plastik ve mikroplastikler oluşturuyor. Mikroplastik kelimesini biraz açmak gerekirse, büyüklüğü 5 mm’nin altındaki plastiklere mikroplastik adı veriliyor.
Büyük Pasifik Çöp Alanı’nı meydana getiren malzemenin %80’i Asya ve Kuzey Amerika’dan geliyor. Kuzey Amerika’dan okyanusa ulaşan bir atık altı yılda, Japonya ve diğer Asya ülkelerinden gelen atıklar ise bir yılda buraya ulaşıyor. Kalan %20’lik kısım gemi ve petrol platformlarından atılanlardan oluşuyor. Okyanuslarda dünyanın geri kalanının çöplerinin toplandığı başka dört çöp adası daha var.
Buradaki coğrafi şartlardan bahsetmek tahmin ettiğiniz üzere pek de kolay değil. Burada rakamla ifade ettiğimiz değerler gözümüzde canlandırmaya kalktığımızda korkunç bir resmi gözler önüne sürüyor.
Okyanus Yüzeyinde Oluşan Yedinci Kıtada Neler Var?
Bu kıtayı oluşturan belli başlı atıkların neler olduğunu öğrenmek de elbette fayda var. Bir şeyleri dönüştürebilmeye yetmeyecek bir bilgi gibi görünebilir ancak bu atıkların neler olduğunu ve doğadaki varlığının nasıl görüntüler oluşturup ne tür zararlar verebileceğini hatta belki burada bir nufüz oluşturacağını bilmek mühim.
Kıtada sık sık balıkçı ağlarından oluşan tepeliklere rastlanıyor. Okyanusun derinlerine uzanan bu yapılar yüzeyin %45’ini oluşturuyor. Bu inanılmaz bir oran. Bir kez girdaba kapılıp kıtaya sürüklenen bir plastik parçasının buradan ayrılması neredeyse imkânsız. Pet şişe kapakları ile poşetler kıtanın en üst katmanını oluşturuyor. Onların altında balıkçı ağı katmanı ve bidonlar yer alıyor. Üçüncü katman sigara izmaritleri, dördüncü ise polyester tekstil ürünlerinden oluşuyor. En alt katman pet şişeler.
Her zaman ne kadar zararlı olduklarını bildiğimiz, duyduğumuz belki tüketmemeye çabaladığımız ürünlerin neredeyse her birinin bu okyanusta plastik bir kıtaya dönüştüğünü bilmek, rakamlarla da desteklendiğinde başka bir farkındalık doğuruyor sanki.
Yedinci Kıtada Yaşam Nasıl?
Burada hangi canlılar var? Plastik bir kıtada yaşam nasıl? Bu soruları merak etmemek imkânsız elbette. Bu kıtada yaşayanların çoğu balıkçı ağlarına takılan okyanus canlıları. Tahmin edeceğiniz gibi burada yaşam süresi oldukça düşük. Balık, deniz kaplumbağası ve yunuslar en sık rastlanan türler arasında yer alıyor. Kıtadaki deniz kaplumbağalarının günlük besin maddelerinin yaklaşık %74’ünü plastikler oluşturuyor. Kaplumbağalar özellikle denizanası sandıkları poşetleri günlük öğünlerine dahil ediyor.Bu tabloyu gözümüzde canlandırdığımızda okyanustaki yaşamın oradaki canlılar için neden kısa süreli olduğunu anlamak da kolaylaşıyor. Yüzey tarıma uygun değil tabii ki. Herhangi bir ürün yetişmiyor ancak bu plastik kıtanın kendisini insanlığın meyvesi diye tanımlasak yanlış olmaz.
Kıtadaki en uzun ömürlü şey maalesef plastikler. Burada yapılan araştırmalara bakıldığında 1977 tarihli plastiklere rastlamak mümkün. Bu kıtanın nüfusü ve sakinlerinden bahsetmek gerekirse aslında insanların kullandığı materyallerden söz etmeliyiz. Kıtayı oluşturan plastikler arasında oyuncaklar, diş fırçaları, kulak temizleme çubukları, elektronik eşyalar ve tabii ki bolca pet şişe bulunuyor. Ne kadar acı olsa da kıtadaki hâkim türün pet şişe ve naylon poşet olduğunu söylemek mümkün.
Okyanus yüzeyindeki bu plastik kıtada hakim olan şey ne?
Yedinci Kıta olarak da tanımlanan ancak aslında tam karşılığından plastik kıta olarak söz edebileceğimiz bu kıtada hakim olan şeyin ne olduğunu merak etmemek elde değil tabii ki.
Öncelikle hatırlamalıyız ki bu plastik kıta hepimizin eseri. Burası hem hiç kimsenin hem de herkesin. Onu yaratan şey bizim tüketim alışkanlıklarımız. Burada hakim olan şeyi merak ediyorsak payımıza düşeni de öğrenmek de fayda var. Kıtadan kişi başına düşen pay 200 parça plastik…
Ancak bugüne kadar var olan tüketim alışkanlıklarımızı sürdürmeye ve atık yaratmaya devam edersek payımızın artacağı şüphesiz. Size buranın yüz ölçümünü kabaca anlatmaya çalıştık ancak belki bu veriler küçük bir hesap yapmanıza daha çok yardımcı olur. Yapılan hesaplamalara göre 67 gemi bir yıl boyunca her gün çalışsa, kıtanın ancak %1’ini yok edebilecek… Burayı temizlemenin ekonomik boyutlarına baktığımızda ise uzmanlar tek bir ülkenin bu sorumluluğu üstlenip temizlemeye karar vermesi durumunda, sürecin ekonomik olarak o ülkeyi iflasın eşiğine getireceğini söylüyor.
Artık dünya üzerinde plastik bir kıtanın varlığından haberdar olmak tüketim alışkanlıklarınız, çevre dostu bir yaşam, sürdürülebilirlik gibi kavramlar üzerine düşünmeye bir adım daha yaklaşmak anlamına gelebilir. Bunun tek başına büyük bir umut ve dönüştürücü bir güç olduğunu kendinize hatırlatmanızda fayda var.