İlham Olanlar’da Bugün ”Doğadaki Yabancı”
Kampbros ekibi olarak, bizlere ilham olabilecek Influencer’lar ile gerçekleştirmeyi amaçladığımız ‘İlham Veren Röportaj” serimizin ilk konuğu Emrah Koçer oldu. Gerçekleştirdiğimiz eğlenceli röportajın yanı sıra Doğadaki Yabancı’nın hikayesini dinleme fırsatı yakaladık.
Sosyal medyada Doğadaki Yabancı olarak tanıdığımız Emrah Koçer, 6 yıl önce İstanbul’un kurumsal hayatından sıkılıp kendini doğaya attı.
Hobi olarak başlayan kampçılık hevesi gün geçtikçe yaşam tarzı olmaya başladı. Bununla birlikte sosyal medyada paylaşımlar yapmaya başlayan Emrah Koçer, her geçen gün takipçisini arttırmayı başladı.
Geçtiğimiz yılda Türkiye genelinde yaptığı çöp toplama etkinliği ile de gündeme gelen Emrah Koçer, birinden güze atölye etkinlikleri de gerçekleştiriyor. Kuksa yapımından deri işlemeye kadar çeşitli zanaatların yer aldığı atölye etkinliklerine bir gün mutlaka katılmanızı tavsiye ediyoruz.
Kurumsal hayat ile kampçılığı bir arada götürmeyi başaran Emrah Koçer, bizlere ilham olmaya devam ediyor. Emrah Koçer‘in ilham veren hikayesine değindiğimiz bu güzel röportajı aşağıdan okuyabilirsiniz.
Doğadaki Yabancı Emrah Koçer’i bloğundan takip etmek için tıklayın.
Öncelikle sizi tanımayanlar için kendinizi tanıtır mısınız?
Emrah KOÇER: 1987 doğumluyum. Evliyim ve 4 yaşında bir kızım var. Lise ve üniversite hayatım muhasebe üzerine olsa da ben Turizm sektörünü tercih ettim ve uzun yıllardır kurumsal seyahat ve organizasyon acentesinde seyahat danışmanlığı yapıyorum. Her ne kadar işimi seviyor olsam da sabah 9 akşam 6 bir plazanın merkezi havalandırmasından mahkum olduğumu bilmek beni biraz kısıtlıyor.
Doğadaki Yabancı Adını Neden Tercih Ettiniz?
Emrah KOÇER: Kamp hayatına ilk başladığım zamanlar arkadaşlarımda doğada vakit geçirirken bolca soruya maruz kalıyordum. Bu mantar yenir mi? Bu ağacın türü nedir? Bu böcek zehirli mi? Gibi onca soruya yanıt olarak bilmiyorum cevabını veriyordum. Bir arkadaşım sen de herşeye yabancısın demesi üzerine doğadaki yabancı ismi ortaya çıktı. Her ne kadar artık birçok bilgiyi araştırıp, doğru kaynaklardan öğreniyor olsam da doğa sonsuz bir bilgi havuzu ve hep yabancı kalmaya devam edeceğim gibi.
Kamp hayatına ne zaman ve nasıl başladınız?
Emrah KOÇER: Çocukluğumda babamın işten gelmesini beklerdik. Akşam yemeklerimiz genelde Belgrad ormanında olur ve hava kararıncaya kadar otururduk. Her fırsatta doğadaydım denilebilir. Tabi asıl kamp hayatım 2014 yılında başladı. Ansızın beliren bir hastalık, kronik olan Behçet ve Behçet’e bağlı Üveit teşhisi konuldu. Doktor stresten uzak bol dinlenmeli bir hayat tavsiyesinde bulundu. Tabi İstanbul gibi bir yerde onca sorumluluğum varken bu zordu. Kamp benim için bir tedavi biçimi.
Kamp yaparken nelere dikkat ediyorsunuz, kamp severlere ne önerirsiniz?
Emrah KOÇER: Öncelikle planlama. Ülkemizde profesyonel kampçılık diye bir belge verilmiyor. Keza kampçılık, dağcılığın içinde yer alan bir konaklama bölümü sadece. Bu yüzden kampçılığın ilk adımı deneyimdir. İlk kez kamp yapacaklar kamping alanlarında başlamalı ve deneyim kazandıkça farklı kamp alanlarına yönelmeli. Planlaması düzgün olan her kamp güzel deneyimler katacaktır.
Kamp yerleri seçerken nelere dikkat edersiniz?
Emrah KOÇER: İnsandan uzak kamp yeri sözüne karşıyım. Özellikle sosyal medya da yaygınlaşan ve zorunluluk olarak dayatılan bu durum, birçok kişinin kötü deneyim yaşamasına, yaralanmasına hatta yakın zamanda örneğini Bursa’da gördüğümüz ölümlere sebep oluyor. Kamp yeri deneyim ve tecrübeye bağlı belirlenmelidir. Ücretli kamp alanlarına her ne kadar karşıyız diyen bir kitle olsa da, aileler için, başlangıç kampları için veya ağır şartlar için (Kar vs gibi) tercih edilmeli. Her kampta mutlaka aksilikler olacaktır ama tecrübeler ve deneyimler bu aksiliklerle mücadele için olmazsa olmaz.
O zaman şöyle bir kıyas yapalım mı? Sizce ücretli kamp alanları mı yoksa ücretsiz kamp alanları mı?
Emrah KOÇER: Aileniz ile kamp yapıyorsanız ücretli kamp alanları veya güvenilir doğal alanlar tavsiyemdir. Özellikle deneyim eksiği olanlar için kış şartlarında kar kampı yapmak isteyenler tercih edilebilir.
Eğer bir ekip ile kamp yapıyor, bilgi ve tecrübe varsa doğal alanlar daha doğayla vakit geçirmek için daha idealdir.
Mutlaka bu şehir de kamp yapılmalı dediğiniz bir yer var mı?
Emrah KOÇER: Zonguldak. Her gidişimde doğasına hayran kaldığım, denizin ve ormanın görsel şölene dönüştüğü şehir.
Kamp alanın da yaşadığınız en büyük problem neydi?
Emrah KOÇER: Bursa’da yaptığım bir kış kampında, yanıma yanlış uyku tulumu aldığım için gece 3 gibi tulumun içinde nefesimin kesildiğini sanıp sıçrayarak uyanmam. Tulumumun o hava şartlarına yetersiz olduğunu bildiğim halde kampa devam etmem hataydı derim hep ?
Unutamadığınız bir kamp anınız var mı varsa bizimle paylaşır mısınız?
Emrah KOÇER: Her kampın anısı ayrı tabi. Kamp tecrübelerimi yavaş yavaş kazandığım dönemde Belgrad ormanında tek başıma yaptığım kampta gece 2 gibi çadırıma sinsice yaklaşan tilki, çadırın bagaj bölümünde olan ayakkabımın tekini çalmıştı. Kısa kovalamaca sonrasında ayakkabıma kavuştum ama ormanın içinde oturup dakikalarca halime sesli güldüm. Sanırım en unutulmazı bu. Ayı ile karşılaşıp saatlerce boğuştuktan sonra kurtulmaya dair bir anım olmadığı için elbette üzgünüm ?
Bir de küçük tatlı Duru ismin de kızınız var onunla kamp yapmak zor oluyor mu?
Emrah KOÇER: Onun için oldukça kolay. Kamplarda oldukça özgür olması için mücadele ediyorum. Kamp alanını belirledikten sonra etrafta çalı çırpı gibi risk oluşturacak her şeyi temizliyorum. Mantar topla, kozalak topla, böcekleri incele derken gün sonundaki yorgunluğumu en ağır kış kamplarıyla dahi kıyaslayamam ?
‘’Doğa da temizlik var’’ adlı bir etkinlik düzenlemiştiniz bu gayet başarılı oldu, sayeniz de bir nebze de olsa doğa temiz tutuldu ve bunu başka şehirlere de yapmak istediniz, başka şehirler den de iletişime geçenler oldu mu?
Emrah KOÇER: Bu etkinliği ilk düşündüğümde ‘birileri gelir mi acaba’ ‘gelmezse 5-10 kişi bir katkı sağlarız doğaya’ diyordum. Belgrad ormanında Adem, Çağatay ve Murat Abi ile bir akşam otururken burada çöp toplama etkinliği yapacağım dedim. Murat Abi ve Çağatay biz de destek verelim dedi. Daha sonra paylaşım yapıp bir whatsapp grubu oluşturdum. Birçok sosyal medya hesabı da destek verince belki de sosyal medyanın en benzeri konuda ilk en büyük etkinliği ortaya çıktı. 250 kişi Türkiye’nin farklı yerlerinden geldi ve yüzlerce torba çöp topladık. 2019 yılı Mayıs ayında ise 16 il de bir örgütlenme sağladım var eş zamanlı çöp topladık. Sanırım 2020 de bu sayı git gide büyüyecek.
Ve son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Emrah KOÇER: Kamp yapmak bize doğanın bir parçası olduğumuzu hatırlatıyor. Yaşadığımız stresli hayatı terk etmek yerine kısa bir es vererek kendimizi dinlemek için en basit yöntemlerden biri de diyebilirim. Kendimize bu büyük ödülü verirken geleceğe miras bırakabileceğimiz tek gerçek olan doğaya da saygı duyup, korumalıyız. Unutmayalım bu bir yeşil bayrak yarışı ve bayrağı çocuklarımıza devredeceğiz. Sosyal medya paylaşımları bu konuda çok önemli. Doğaya saygı konusunda örnek olacak paylaşımlara daha sık yer verilmeli.
Doğadaki Yabancı Emrah Koçer’i bloğundan takip etmek için tıklayın.
Bu güzel sohbet için Doğadaki Yabancı’ya teşekkür ederiz. Kendisini YouTube ve Instagram’dan takip etmek isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.