Tüm Tarihi Dokusu ile Frig Vadisi

Frig Vadisi; Eskişehir, Afyon, Kütahya arasına sıkışmış, Kapodokya’yı andıran yapıları ile başlı başına bir görsel şölen harikası. Tüm tarihi dokusu ile Frig Vadisi yazısını sizin için yazdık.

Frig Vadisinin yolları patikalardan ve zaman zaman çakıl taşları ile doldurulmuş asfaltımsı bir durumda. Bazı yerlerde kendinizi Offroad parkurunda gibi hissedebilirsiniz fakat hiç korkmanıza gerek yok. Nerede ne yapılmasını bilmeniz yolda bir sıkıntı yaşamamanız için yeterli.

Frig Vadisine vardığınızda kamp yapabileceğiniz yerlerin yanı sıra Frig Vadisinin Eskişehir girişi tarafında, Çukurca Köyü’nde bulunan Midas Han gibi butik otellerde de konaklayabilirsiniz. Midas Han otelinde isterseniz oda kiralayabilir, isterseniz de bahçesine çadır atıp orada konaklayabilirsiniz. Bu otelde konaklamak için önceden rezervasyon yaptırmanız gerekiyor.

Otelde kalmak istemiyorsanız da köylülerden öğrendiğimiz Çukurca Köyü içinde Frig Evi’ni konaklama için tercih edebilirsiniz. 200 metre kare yeşillik alana kıl çadır koyulan Frig Evi’nin içerisinde şark sofrası tarzı minderler ve sofralar mevcut. Getirdiğiniz kumanyaları burada yiyebiliyorsunuz. Elektrik ve aydınlatma çadırın içerisinde mevcut. Bay ve bayan tuvaletler mevcut.

Bu hizmetler için herhangi bir ücret ödenmiyor fakat her Frig Evi için aynı şey geçerli değil. Kıl çadırının bulunduğu arazide birde köy kahvesi mevcut. Soğuk havaya karşı burada içeceğiniz çay iliklerinize işleyecek. Toplam yirmi haneli bir köy.

Yakınlarında gıda ihtiyacınızı karşılayabileceğiniz hiç bir işletme yok. Bunu göz önünde bulundurarak yanınıza size yetecek kadar gıda stoklamanızda fayda var. Aksi takdirde her sabah saat altı gibi köye gelip on dakika durup giden seyyar bakkalı yakalamak zorunda kalırsınız.

Tüm tarihi dokusu ile Frig Vadisi yazısında sırada, rakım çok yüksek (1600 metre) olduğu için yanınıza mutlaka yaz kış demeden kalın bir şeyler alın deriz. Hava o kadar soğuk ki gece on iki de çadırın üzerine çiğ yağıyor ve çadır sırılsıklam oluyor. Sonra da gece uyanıp çadırları kıl çadırın içerisine taşıyıp orada yatmaya devam ediyorsunuz ama o kadar soğuk işlemiş oluyor ki vücudunuza, sabaha kadar ne yaparsanız yapın üşümekten kurtulamıyorsunuz.

Sabah, Friglerin siyasi merkezine yani Gordion’a doğru yola koyulacak olursanız ilk durağınız 2 odalı kaya kütlesi içerisine oyulmuş mezar anıtı olan Gerdekkaya olmalı deriz. Tarih boyunca Roma ve Bizans gibi devletler tarafından restorasyon ettirilerek bu zaman kadar ayakta kalmayı başarmış bir yapı.

Daha sonra Friglerin dini merkezleri ve en önemli kutsal yerleri olarak Kabul edilen Yazılıkaya’ya gidebilirsiniz. Burası size görseli ile büyülüyor ve Frig Vadisi boyunca görebileceğiniz en iyi yapıyı size sunuyor. Bu devasa yapının tahmini 18-20 metre civarı uzunluğu var. Anıtın üzerinde Frigce yazıtlar mevcut.

Ana tanrıça Kybele’ye tapındıkları en önemli merkezlerden birisi. Burada ilk kazı 1936 ve 1937 yılları arasında yapılmış. Daha sonra 1971 yılında Ankara Müzesi ve belirli aralıklarla Eskişehir Arkeoloji Müzesi kazılara devam etmişler.

Kapadokya’yı andıran bu yapıları gezmeye devam edelim. Kapadokya’yı andırıyor çünkü birbirleri ile yapı olarak hemen hemen yakınlar, fakat Frig Vadisi daha eski bir yapıya sahip olduğu için gerekli turizm atağı başlarsa Kapadokya’yı turizm açısından geride bırakabilir. Türk Hava Kurumu 2 yıl önce balon uçuşları için kendisine uygun yer arıyormuş. Neden olmasın belki bir gün Frig Vadisi’de Kapadokya gibi cazibe mekanı olabilir.

Tüm tarihi dokusu ile Frig Vadisi yazısında, güneş batarken ardından tepelerin geldi ayrılık vakti teletabilerin diyerek, sabahın erken saatlerinden akşam güneşin batımına kadar gezmiş olduğunuz Frig Vadisi turunuzun Eskişehir ayağını tamamlayıp, Afyon ayağına devam etmek için yola koyulabilirsiniz. Gün içerisinde sadece bir tane köy bakkalı karşınıza çıkacak. Buna hazırlıklı olmanızı tavsiye ederiz. Stok yapmanız konusunda sizleri uyarmak isteriz.

Akşam geç saatlerde Afyon’da bulunan Demirli Köyü Frig Evi’ne ulaşmış olup, gezinizin Afyon ayağına başlayabilirsiniz. Köy olabildiğince sessiz ve olabildiğince karanlık olup araba farı haricinde aydınlatma bulunmamaktadır. Muhtarlığı Frig Evi’ne çevirmişler. Köyün girişinde sizi köy azası karşılayayıp, Frig Evi’nin kapılarını açarak tanıtacaktır.

Ekim ayı olmasına rağmen çok soğuk olduğu için evde hem Ufo hem de normal kömür sobası mevcut. Fakat prizler arızalı ve sobayı yakmak için odun, kömür yok. Sobayı yakmak için köylüleri gezip yakacak alabilirsiniz. Size yardım edeceklerdir. Evden çıkarken çok abartı bir fiyat olmayan konaklama ücretini ödeyeceğinizi de söyleyelim.

Geldik Frig Vadisinin Afyon ayağına. İlk rotamız İhsaniye ilçesi Döğer köyü’nde doğal yollar ile oluşmuş, en küçük göllerden biri olan Emre Gölü. Sabahın erken saatlerinde gölün kenarlarındaki yapılar suya yansıyan silüetleri ile birleşince fotoğraf çekmekten alamıyor insan kendini.

Kaymakamlık yeni yeni Frig Vadisi Turizm Geliştirme Projesi kapsamında çalışmalar yaparak burayı daha popüler bir mekan haline getirmeye çalışıyor. Kral Midas isimli Frig dönemi tipinde kayığı göle indirerek dünya gündemine oturmuş durumda.

Yola devam edip kilise yapılarını, Metropolis, Peri Bacaları ve Avdalas Kalesini gezebilirsiniz. Şimdi gelelim Afyon ayağındaki son ve en önemli noktaya. Bu nokta da Aslantaş, Yılantaş gibi kral mezar odaları yer alıyor. Bu iki noktaya mutlaka gidilmeli.

Kütahya parkurunda çok fazla anıtsal yapı bulunmadığından gitmeyebilirsiniz. Bizim tavsiyemiz ömrünüzden 3-4 günü ayırıp bu vadiyi gezmeniz. Biraz yorucu olacak ama henüz tam bilinmemiş ve keşfedilmemişken gitmeniz size ayrı bir enerji katacak. Yoksa daha sonraları araba koyacak yer bulamayabilirsiniz.

*Frig Vadisi yazımız için bize destek olan Sergen Demir’e çok teşekkür ederiz. Daha fazla gezi yerleri için kendisini instagram hesabından takip edebilirsiniz.

TAKİP ETMEK İÇİN TIKLAYINIZ